NGK

MOTOSİKLET DÜNYASINDA BİR KARİKATÜRİST: ERDİL YAŞAROĞLU

Moto-Haber 29.05.2014 - 07:42, Güncelleme: 26.12.2020 - 17:33 3635+ kez okundu.
 

MOTOSİKLET DÜNYASINDA BİR KARİKATÜRİST: ERDİL YAŞAROĞLU

“Kaza haberlerinde “Kask olduğu halde öldü” denmemeli. Bizi sadece kask korumuyor.”

1989 yılında Güneş gazetesinde karikatürist olarak başlayan kariyeri günümüzde ulusal boyuta ulaşan Erdil Yaşaroğlu ile motosiklet üzerine keyifli bir sohbet ettik. Henüz 12 yaşındayken karikatür çizmeye başlayan Erdil Yaşaroğlu’nun ilk profesyonel karikatürleri 1989 yılında Güneş gazetesinde yayımlandı. Yaşaroğlu, aynı yıl Limon dergisine girdi ve dergi Leman adını aldıktan sonra da 2002 yılına kadar orada çizmeyi sürdürdü.1990 yılında Plastip Show adlı programla televizyon dünyasına da adım atan çizer, Laf Lafı Açıyor, Televizyon Çocuğu, Beyaz Show gibi 50’ye yakın televizyon programında görev aldı. Yaşaroğlu’nun, 1999’da kurduğu komikaze.net adında bir web sitesi bulunmaktadır.2002 yılında arkadaşlarıyla Penguen Mizah Dergisi’ni kurdu. Halen, Penguen dergisinde çizmektedir. 16 Eylül 2010 tarihinde oyuncu ve sunucu Begüm Kütük ile evlenmiştir ve ayrıca 2012 yılında Dünya’nın en büyük karikatürünü çizmiştir. “Benim sıkıntım diğer motosiklet sürücüleri ile. En tehlikeli sürüş yapan onlar. Meteor gibiler. Her an her yerden çıkıyorlar. Ben otomobil sürücüleri gibi kurallarla giderken karşıdan ters şeride girip gelenler var.” A2 Teker Dergisi: Motosiklet neden sizin için olmazsa olmaz? Erdil Yaşaroğlu: Motosiklet üstündeyken çok mutlu oluyorum, özeti bu. Tatile çıktığınızda bir yere varmaya çalışırsınız ya, motosikletle yolda olmak da eğlenceli. Her şeyi unutuyorsun, kendinle baş başasın. Teknoloji yok, her şeyden uzaksın, arayan yok. Motosiklet üzerindeyken teknolojik hiç bir şey kullanmıyorum. Hayattan kaçabildiğim tek yer orası, neden kaskın içine bir alet yerleştireyim ki! A2 Teker Dergisi: Motosiklet ile yolculuk yapmanın araba ile yapmaktan ne farkı var?Erdil Yaşaroğlu: Üstünde kask ve kıyafet olmasına rağmen arabadan çok farklı bir seyahat kültürü. Çünkü, her yeri yaşayarak geçiyorsun. Yürüyormuş gibi. Ağaçlara dokunarak çiçekleri koklayarak yürüyormuşsun gibi. Çok alternatif tatil rotaları çıkartıyor. Normalde Asla gitmeyeceğim yerler, niye gideyim ki diyeceğin yerlere “Şuranın köftesi güzelmiş, çok güzel bir göl kenarı varmış “ dendiğinde motosikletle gitmek için bahanen oluyor. Öyle olunca dünyanın en abuk sabuk yerlerine gitmeye başlıyorsun. Klasik tatil yerlerine gitmektense dünyayı tanımak çok daha keyifli. Motosikletle bu şansa sahip oluyorsun. Bunun dışında pratik çözümleri var, hepimizin de bildiği gibi. Otopark derdi yok. Trafikte zaman kaybetmiyorsun, özellikle İstanbul’da günde beş toplantıya yetişebilince bir anda senin için çok değerli bir şey haline geliyor. Korkunç, sevmediğin Mecidiyeköy trafiğinde bile kendini mutlu hissediyorsun. Tehlikeli mi? Evett. Umurumuzda mı? Hayır. Riski azaltmak için her şeyi yapıyorum. A2 Teker Dergisi: Özellikle İstanbul trafiğinde motosiklet sürücüleri çok rahat olmadıklarını düşünüyorlar. Otomobil sürücülerinin kendilerini sıkıştırdığından şikâyetçiler. Siz de aynı fikirde misiniz?Erdil Yaşaroğlu: E rahat değil, doğrudur. Benim otomobil sürücüleriyle hiçbir sıkıntım yok. Benim sıkıntım diğer motosiklet sürücüleri ile. En tehlikeli sürüş yapan onlar. Meteor gibiler. Her an her yerden çıkıyorlar. Ben otomobil sürücüleri gibi kurallarla giderken karşıdan ters şeride girip gelenler var. Hem büyük motosiklet kullanıyorum hem de iriyim belki de bu yüzden otomobil sürücüleri tarafından taciz edilmiyor olabilirim.  “Bir kendine dikkat edeceksin bir de iletişimini doğru yapacaksın. Eşine dostuna doğru olarak anlatmazsan motosiklet kültürünü serseri motorcu kimliğinden kurtulamazsın.” A2 Teker Dergisi: Motosiklet ile Afrika turu yapmak nereden aklınıza geldi?Erdil Yaşaroğlu: Öyle gidelim dedik gittik. Güne Afrika’da Sarper Sesli’nin No Limits adlı şirketi var. Macera turları düzenliyor. Biz onunla gezmeye başladık. “Hadi Sarper bizi bir yere götür” diyoruz. O da bize güzel rotalar çiziyor. Afrika çok güzel, motosikletle çok daha güzel. Gezmediğim birkaç yeri kaldı. Mayıs ayında Namibya’ya gideceğim. Güney Afrika, Hollanda gibi. Sahilleri falan gezerken gidonu kırıyorsun biraz kuzey de çöl var. Bambaşka kültür başlıyor. Biraz daha kuzeyde Svazilenda ve orman başlıyor. Deve kuşları maymunlar falan yanında, biraz daha kuzeyde başka tehlikeler başlıyor. Orta Afrika’ya gittiğinde bambaşka, iç savaş yeni bitmiş veya devam eden yerler var. Maceralı. Macera turlarının zor olduğunu düşünenler var. Aslında zor değil. Rotanız hep aşama aşama. Patagonya seyahati yaptık, o zordu mesela. Yumruk büyüklüğünde mıcırlar, 100km/h rüzgar, kar, kum var. Garden Route çok basit ve güzel bir tur. Motosiklete binmeye başladıktan 6 ay sonra gidebileceğin bir tur. A2 Teker Dergisi: Motosiklet ile yolculuk yaparken yaşadığınız ilginç, eğlenceli veya unutamadığınız bir anınız var mı? Erdil Yaşaroğlu: Çok var. O anda eğlenceli ama anlattığında çok eğlenceli olmayan bir sürü anı var.  Unutumadığım bir anım var, unutamıyorum çünkü çok korkmuştum. Motorla ilgili ama uçak motoru ile ilgili. Ushuaia’ya gittik. Otel bulamadık At çiftliğinde uyuduk. Sabah kalktığımızda kar dizimize kadardı. Motosikletleri kaya kaya çıkardık. Üç kilometre bile gidemeyeceğiz derken yağmur yağdı, sonra güneş açtı. Yarım saat içinde iklimin değiştiği bir yer. Jules Verne’nın “Dünya’nın Ucundaki Fener” adlı kitabındaki Feneri görmek için tekne kiralamak istedik. “Çok fırtına var” dediler diye uçakla gitmeye karar verdik. İlla göreceğim o feneri. Üç kişilik pırpır uçaklardan kiraladık. Uçak bulduk pilot yok. Rica minnet pilot bulduk. Gelen pilot Mc Donald’s önlüklü biri. Bembeyaz olduk, bu mu pilot nasıl olacak derken bindik, uçak havalandı. Ben üç taraftan videoya çekiyorum derken bir anda simsiyah dumanlar arasında kaldık. Plastik yanmış gibi. Ne olduğunu sordum, pilot sürekli “No problem” diyor ama gözleri hiç öyle demiyor. Gözler ferfecir kan ter içinde “No problem” diyor. Okyanusun tepesinde inecek yer yok düşsek bizi bulamazlar. O sırada görmeyi istediğim fenere doğru düşmeye başladık. “Allah’ım kadere bak burada mı öleceğim” dedim. Göstergelerin aydınlatma ışıklarının kablosu kısa devre yapmış. Onu kapatıp zar zor bir saat kadar uçtuk. Fırtınanın artmasıyla piste yanlamasına iniş yapmaya başladık. Pisti görmem gerektiği gibi görmüyor, pilotun ensesinden görüyorum .Nasıl iniş yapacağız ki diye düşünüyorum bir yandan. Tam inerken dönüp sert bir iniş yaptık. Bunu unutamıyorum. Dedim ya çok korkmuştum o yüzden unutamıyorum A2 Teker Dergisi: Motosikletin üstündeyken yolda tanınıyor musunuz?Erdil Yaşaroğlu: Hayır. Bir ara kaskın yanına isim yazma furyası vardı, yazacaktım. Seven var sevmeyen var diye onu da yazmadım. A2 Teker Dergisi: Eşiniz Begüm Kütük Yaşaroğlu motosiklet kullanıyor mu? Erdil Yaşaroğlu: Aktif motosiklet kullanıcısıdır. Çok binmez. Tamamen fiziksel bir iş yaptığı ve en ufak bir olumsuzluk işini etkileyeceği için ancak boş zamanında biniyor. Başına talihsizlik gelirse iyileşme zamanı kalması adına. A2 Teker Dergisi: Motosikletinizin markası nedir?Erdil Yaşaroğlu: X-Max 400 Yamaha var şehir içinde kullandığım. Bmw 1200 Gs ile de geziyorum. Uzaklara gittiğim zaman motorumu götürmüyorum oradan kiralıyorum. A2 Teker Dergisi: İleride çocuğunuzu motosiklet kullanmaya teşvik edecek misiniz?Erdil Yaşaroğlu: Baba olunca nasıl davranacağımı bilmiyorum ama şehirde motosiklet kullanacaksa 30 yaşında başlamasını isterim. İyi yetişirse daha erken yaşta da olabilir. Afrika’da kullandığımız motosiklet İstanbul’dan daha güvenli. En azından size çarpacak bir kamyon yok. A2 Teker Dergisi: Küçük sporcularımız var. Onlar gibi motosiklet yarışlarına teşvik eder misiniz?Erdil Yaşaroğlu: Ben yarışmayı sevmem. Yarış kültürüm de yok. Ama çocuğum isterse onu desteklerim. A2 Teker Dergisi: Motosiklet kullanırken güvenlik için ne gibi önlemler alıyorsunuz?Erdil Yaşaroğlu: Motosiklet kullanmak yüzde yüz tehlikeli. Aldığınız her önlemde riskinizi azaltıyor. Basına bu konuda çok görev düşüyor.. Kaza haberlerinde “ Kask olduğu halde öldü” denmemeli. Bizi sadece kask korumuyor. Kask aldığında korunduğunu zannedenler de var. Padişah kavuğu gibi takıp ağzında sigara motosiklete binenler yüzde yüz risk taşıyor zaten. Ben yaz kış tam koruma giyinip riski mi en aza indirmeye çalışıyorum. Tam korumalı motosiklet kıyafetlerinin ısıya dayanıklı olduğunun gerçeğini de göz ardı etmemek lazım. Omm , California Superbike School’dan viraj eğitimi alıyorum arada. Enduro eğitimleri alıyorum Şimdiye kadar farklı 20 ye yakın eğitim aldım. Daha az korkusuz daha eğlenceli Daha güvenli, daha mutlu, eğlenerek, huzurlu ve keyif alarak sürmemizi sağlıyor A2 Teker Dergisi: Motosiklet sürücülerine ve A2 Teker okuyucularına önerileriniz nelerdir?Erdil Yaşaroğlu: Bir kendine dikkat edeceksin bir de iletişimini doğru yapacaksın. Eşine dostuna doğru olarak anlatmazsan motosiklet kültürünü serseri motorcu kimliğinden kurtulamazsın.” Motosiklete binersen ölürsün “ düşüncesini de yavaş yavaş yok edilmeli. Çok güzel bir spor yapıyoruz ama deformasyon yüzünden çok yanlış tanıtılıyoruz. Yunanistan’da motosiklet kültürü en iyi şekilde oturmuş mesela, trafikte otomobil sürücüleri annen, baban gibi. Yol veriyorlar bir şey olmasın diye dikkat ediyorlar. Biz de öyle değil direk ezmeye çalışıyorlar. Bu kültürü yavaş yavaş yaymamız lazım. Federasyonun ve tanınmış motosiklet kullanıcıların bu iletişimi düzeltmek adına öncü olması gerekir.
“Kaza haberlerinde “Kask olduğu halde öldü” denmemeli. Bizi sadece kask korumuyor.”

1989 yılında Güneş gazetesinde karikatürist olarak başlayan kariyeri günümüzde ulusal boyuta ulaşan Erdil Yaşaroğlu ile motosiklet üzerine keyifli bir sohbet ettik.


Henüz 12 yaşındayken karikatür çizmeye başlayan Erdil Yaşaroğlu’nun ilk profesyonel karikatürleri 1989 yılında Güneş gazetesinde yayımlandı. Yaşaroğlu, aynı yıl Limon dergisine girdi ve dergi Leman adını aldıktan sonra da 2002 yılına kadar orada çizmeyi sürdürdü.1990 yılında Plastip Show adlı programla televizyon dünyasına da adım atan çizer, Laf Lafı Açıyor, Televizyon Çocuğu, Beyaz Show gibi 50’ye yakın televizyon programında görev aldı.

Yaşaroğlu’nun, 1999’da kurduğu komikaze.net adında bir web sitesi bulunmaktadır.2002 yılında arkadaşlarıyla Penguen Mizah Dergisi’ni kurdu. Halen, Penguen dergisinde çizmektedir. 16 Eylül 2010 tarihinde oyuncu ve sunucu Begüm Kütük ile evlenmiştir ve ayrıca 2012 yılında Dünya’nın en büyük karikatürünü çizmiştir.

“Benim sıkıntım diğer motosiklet sürücüleri ile. En tehlikeli sürüş yapan onlar. Meteor gibiler. Her an her yerden çıkıyorlar. Ben otomobil sürücüleri gibi kurallarla giderken karşıdan ters şeride girip gelenler var.”

A2 Teker Dergisi: Motosiklet neden sizin için olmazsa olmaz?
Erdil Yaşaroğlu: Motosiklet üstündeyken çok mutlu oluyorum, özeti bu. Tatile çıktığınızda bir yere varmaya çalışırsınız ya, motosikletle yolda olmak da eğlenceli. Her şeyi unutuyorsun, kendinle baş başasın. Teknoloji yok, her şeyden uzaksın, arayan yok. Motosiklet üzerindeyken teknolojik hiç bir şey kullanmıyorum. Hayattan kaçabildiğim tek yer orası, neden kaskın içine bir alet yerleştireyim ki!

A2 Teker Dergisi: Motosiklet ile yolculuk yapmanın araba ile yapmaktan ne farkı var?
Erdil Yaşaroğlu: Üstünde kask ve kıyafet olmasına rağmen arabadan çok farklı bir seyahat kültürü. Çünkü, her yeri yaşayarak geçiyorsun. Yürüyormuş gibi.

Ağaçlara dokunarak çiçekleri koklayarak yürüyormuşsun gibi. Çok alternatif tatil rotaları çıkartıyor. Normalde Asla gitmeyeceğim yerler, niye gideyim ki diyeceğin yerlere “Şuranın köftesi güzelmiş, çok güzel bir göl kenarı varmış “ dendiğinde motosikletle gitmek için bahanen oluyor. Öyle olunca dünyanın en abuk sabuk yerlerine gitmeye başlıyorsun. Klasik tatil yerlerine gitmektense dünyayı tanımak çok daha keyifli. Motosikletle bu şansa sahip oluyorsun.

Bunun dışında pratik çözümleri var, hepimizin de bildiği gibi. Otopark derdi yok. Trafikte zaman kaybetmiyorsun, özellikle İstanbul’da günde beş toplantıya yetişebilince bir anda senin için çok değerli bir şey haline geliyor. Korkunç, sevmediğin Mecidiyeköy trafiğinde bile kendini mutlu hissediyorsun.

Tehlikeli mi? Evett. Umurumuzda mı? Hayır. Riski azaltmak için her şeyi yapıyorum.


A2 Teker Dergisi: Özellikle İstanbul trafiğinde motosiklet sürücüleri çok rahat olmadıklarını düşünüyorlar. Otomobil sürücülerinin kendilerini sıkıştırdığından şikâyetçiler. Siz de aynı fikirde misiniz?
Erdil Yaşaroğlu: E rahat değil, doğrudur. Benim otomobil sürücüleriyle hiçbir sıkıntım yok. Benim sıkıntım diğer motosiklet sürücüleri ile. En tehlikeli sürüş yapan onlar. Meteor gibiler. Her an her yerden çıkıyorlar. Ben otomobil sürücüleri gibi kurallarla giderken karşıdan ters şeride girip gelenler var. Hem büyük motosiklet kullanıyorum hem de iriyim belki de bu yüzden otomobil sürücüleri tarafından taciz edilmiyor olabilirim.

 “Bir kendine dikkat edeceksin bir de iletişimini doğru yapacaksın. Eşine dostuna doğru olarak anlatmazsan motosiklet kültürünü serseri motorcu kimliğinden kurtulamazsın.”


A2 Teker Dergisi: Motosiklet ile Afrika turu yapmak nereden aklınıza geldi?
Erdil Yaşaroğlu: Öyle gidelim dedik gittik. Güne Afrika’da Sarper Sesli’nin No Limits adlı şirketi var. Macera turları düzenliyor. Biz onunla gezmeye başladık. “Hadi Sarper bizi bir yere götür” diyoruz. O da bize güzel rotalar çiziyor. Afrika çok güzel, motosikletle çok daha güzel. Gezmediğim birkaç yeri kaldı. Mayıs ayında Namibya’ya gideceğim. Güney Afrika, Hollanda gibi. Sahilleri falan gezerken gidonu kırıyorsun biraz kuzey de çöl var. Bambaşka kültür başlıyor. Biraz daha kuzeyde Svazilenda ve orman başlıyor. Deve kuşları maymunlar falan yanında, biraz daha kuzeyde başka tehlikeler başlıyor. Orta Afrika’ya gittiğinde bambaşka, iç savaş yeni bitmiş veya devam eden yerler var. Maceralı.

Macera turlarının zor olduğunu düşünenler var. Aslında zor değil. Rotanız hep aşama aşama. Patagonya seyahati yaptık, o zordu mesela. Yumruk büyüklüğünde mıcırlar, 100km/h rüzgar, kar, kum var. Garden Route çok basit ve güzel bir tur. Motosiklete binmeye başladıktan 6 ay sonra gidebileceğin bir tur.

A2 Teker Dergisi: Motosiklet ile yolculuk yaparken yaşadığınız ilginç, eğlenceli veya unutamadığınız bir anınız var mı?

Erdil Yaşaroğlu: Çok var. O anda eğlenceli ama anlattığında çok eğlenceli olmayan bir sürü anı var. 

Unutumadığım bir anım var, unutamıyorum çünkü çok korkmuştum. Motorla ilgili ama uçak motoru ile ilgili. Ushuaia’ya gittik. Otel bulamadık At çiftliğinde uyuduk. Sabah kalktığımızda kar dizimize kadardı. Motosikletleri kaya kaya çıkardık. Üç kilometre bile gidemeyeceğiz derken yağmur yağdı, sonra güneş açtı. Yarım saat içinde iklimin değiştiği bir yer.

Jules Verne’nın “Dünya’nın Ucundaki Fener” adlı kitabındaki Feneri görmek için tekne kiralamak istedik. “Çok fırtına var” dediler diye uçakla gitmeye karar verdik. İlla göreceğim o feneri. Üç kişilik pırpır uçaklardan kiraladık. Uçak bulduk pilot yok. Rica minnet pilot bulduk. Gelen pilot Mc Donald’s önlüklü biri. Bembeyaz olduk, bu mu pilot nasıl olacak derken bindik, uçak havalandı. Ben üç taraftan videoya çekiyorum derken bir anda simsiyah dumanlar arasında kaldık.

Plastik yanmış gibi. Ne olduğunu sordum, pilot sürekli “No problem” diyor ama gözleri hiç öyle demiyor. Gözler ferfecir kan ter içinde “No problem” diyor. Okyanusun tepesinde inecek yer yok düşsek bizi bulamazlar. O sırada görmeyi istediğim fenere doğru düşmeye başladık. “Allah’ım kadere bak burada mı öleceğim” dedim. Göstergelerin aydınlatma ışıklarının kablosu kısa devre yapmış. Onu kapatıp zar zor bir saat kadar uçtuk. Fırtınanın artmasıyla piste yanlamasına iniş yapmaya başladık. Pisti görmem gerektiği gibi görmüyor, pilotun ensesinden görüyorum .Nasıl iniş yapacağız ki diye düşünüyorum bir yandan. Tam inerken dönüp sert bir iniş yaptık. Bunu unutamıyorum. Dedim ya çok korkmuştum o yüzden unutamıyorum

A2 Teker Dergisi: Motosikletin üstündeyken yolda tanınıyor musunuz?
Erdil Yaşaroğlu: Hayır. Bir ara kaskın yanına isim yazma furyası vardı, yazacaktım. Seven var sevmeyen var diye onu da yazmadım.

A2 Teker Dergisi: Eşiniz Begüm Kütük Yaşaroğlu motosiklet kullanıyor mu?
Erdil Yaşaroğlu: Aktif motosiklet kullanıcısıdır. Çok binmez. Tamamen fiziksel bir iş yaptığı ve en ufak bir olumsuzluk işini etkileyeceği için ancak boş zamanında biniyor. Başına talihsizlik gelirse iyileşme zamanı kalması adına.

A2 Teker Dergisi: Motosikletinizin markası nedir?
Erdil Yaşaroğlu: X-Max 400 Yamaha var şehir içinde kullandığım. Bmw 1200 Gs ile de geziyorum. Uzaklara gittiğim zaman motorumu götürmüyorum oradan kiralıyorum.

A2 Teker Dergisi: İleride çocuğunuzu motosiklet kullanmaya teşvik edecek misiniz?
Erdil Yaşaroğlu: Baba olunca nasıl davranacağımı bilmiyorum ama şehirde motosiklet kullanacaksa 30 yaşında başlamasını isterim. İyi yetişirse daha erken yaşta da olabilir. Afrika’da kullandığımız motosiklet İstanbul’dan daha güvenli. En azından size çarpacak bir kamyon yok.

A2 Teker Dergisi: Küçük sporcularımız var. Onlar gibi motosiklet yarışlarına teşvik eder misiniz?
Erdil Yaşaroğlu: Ben yarışmayı sevmem. Yarış kültürüm de yok. Ama çocuğum isterse onu desteklerim.

A2 Teker Dergisi: Motosiklet kullanırken güvenlik için ne gibi önlemler alıyorsunuz?
Erdil Yaşaroğlu: Motosiklet kullanmak yüzde yüz tehlikeli. Aldığınız her önlemde riskinizi azaltıyor. Basına bu konuda çok görev düşüyor.. Kaza haberlerinde “ Kask olduğu halde öldü” denmemeli. Bizi sadece kask korumuyor. Kask aldığında korunduğunu zannedenler de var. Padişah kavuğu gibi takıp ağzında sigara motosiklete binenler yüzde yüz risk taşıyor zaten. Ben yaz kış tam koruma giyinip riski mi en aza indirmeye çalışıyorum. Tam korumalı motosiklet kıyafetlerinin ısıya dayanıklı olduğunun gerçeğini de göz ardı etmemek lazım.
Omm , California Superbike School’dan viraj eğitimi alıyorum arada. Enduro eğitimleri alıyorum Şimdiye kadar farklı 20 ye yakın eğitim aldım. Daha az korkusuz daha eğlenceli Daha güvenli, daha mutlu, eğlenerek, huzurlu ve keyif alarak sürmemizi sağlıyor

A2 Teker Dergisi: Motosiklet sürücülerine ve A2 Teker okuyucularına önerileriniz nelerdir?
Erdil Yaşaroğlu: Bir kendine dikkat edeceksin bir de iletişimini doğru yapacaksın. Eşine dostuna doğru olarak anlatmazsan motosiklet kültürünü serseri motorcu kimliğinden kurtulamazsın.” Motosiklete binersen ölürsün “ düşüncesini de yavaş yavaş yok edilmeli. Çok güzel bir spor yapıyoruz ama deformasyon yüzünden çok yanlış tanıtılıyoruz. Yunanistan’da motosiklet kültürü en iyi şekilde oturmuş mesela, trafikte otomobil sürücüleri annen, baban gibi. Yol veriyorlar bir şey olmasın diye dikkat ediyorlar. Biz de öyle değil direk ezmeye çalışıyorlar. Bu kültürü yavaş yavaş yaymamız lazım. Federasyonun ve tanınmış motosiklet kullanıcıların bu iletişimi düzeltmek adına öncü olması gerekir.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve a2teker.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.