Alpaslan APAK
Köşe Yazarı
Alpaslan APAK
 

Fuar zamanı keyif zamanı KDV, ÖTV ve dövize rağmen

Şubat ayı, motosikletçilerin dört gözle beklediği, hayallerini süsleyen makinelerin en son modelleriyle yan yana, ardı ardına sıralandığı bir fuara daha kavuşuyoruz…          Her geçen sene daha fazla markanın Türkiye pazarında boy göstermesi güzel bir gelişim olsa da, fiyatların üzerime yansıyan ÖTV, KDV gibi devlet baba etkisi ve bu da yetmezmiş gibi son aylardaki dövizin fren tutmayan yükselişi kaç motorcunun hayallerine kavuşmasına fırsat verecek? Burada kimin neyi kaça sattığına değil, hangi markanın biz motosiklet sevdalılarına daha yakın durduğuna bakmak gerek. Birçok motorcu kardeşim, bekledikleri fuar organizasyonlarında kendi bilgi ve tecrübelerini görsel anlamda ileriye taşımak için bu etkinlikleri ziyaret ediyor. Türkiye’de motosiklet kültürünün bir göstergesi olarak, bizlerin dünyanın neresinde olduğumuzu anlamamıza yardımcı oluyor.          81 vilayetimizin hepsinde motosiklet tutkunu arkadaşlarımız var, neden hep pazar olarak görünen en büyük şehir İstanbul’da bu organizasyon yapılır hâlâ anlamış değilim. Türkiye’nin geniş ve farklı bir coğrafyası olduğunu görmek için adım adım bu ülkeyi gezmek gerekmiyor, açın bakın haritaya anlarsınız. Türkiye’nin diğer bölgelerinde de fuarlar yapılmalı, birden fazla fuar demek daha geniş pazar demek.          İstanbul’da yer alan markaların yanında, Ege bölgesi ve Güneydoğu Anadolu bölgesinde de üretim yapan, montaj aşamasında bu sektöre katkıda bulunan markalar var. Hatta bu bölgelerde iklim koşullarının daha müsait olmasından dolayı, gelir durumunu da göz önüne alırsak çok daha fazla motorcu var yollarda gezen…          Yan sanayi de fuarlarda yer alıyor            Geçen senelerdeki katılımlara baktığım zaman, motosiklet sektöründe farklı alanlarda yer alan daha fazla firmalar ve gruplar görüyorum. Sadece marka olarak değil, yan ürünlerin ve buna bağlı küçük firmaların da kendi çaplarında stant açtıklarına şahit oluyoruz.          Artık motosiklet dendiği zaman bir araç olarak algılanmıyor. Onun donanımı, modifiyesi ve kullanıcısı için çok farklı aksesuarları bu işe gönül vermiş kişiler tarafından tedarik edilip beğenimize sunuluyor.          Marka ve yan sanayi olarak bu katılımcıların, sadece fuar alanlarında değil, festival organizasyonlarında da boy gösterdiklerine şahit oldum. Her motosiklet sevdalısının İstanbul’daki fuara gitmesini beklemek bu işe milyarlarca para yatıran firmaları hazıra konma durumuna düşürür.          Sadece; çok renkli stantlarla, mankenlerle süslenen bir marka, yanında hatıra fotosu çektiren ziyaretçilerle sınırlı kalır. Hele ki; “lütfen oturmayınız” yazılarıyla sıralanmış motosikletler, kuyumcu dükkânındaki tek taş yüzükler gibi muamele görür.          Bana, hangi motorcu arkadaşım üzerine oturmadan bir motosiklete sahip olduğunu söyleyebilir acaba? Mekanik ve anatomik uyumluluğu olmayan bir motosiklet ve sürücüsü ne kadar güvenli bir takım oluşturur?          Neyse ki geçen zamanlardaki fuarlara göre bu işler biraz daha yumuşamaya ve hoşgörüye doğru yol alıyor. Test sürüşlerine katılmak isteyenlere hediyeler bile veriliyor. Bu gibi olumlu gelişmelerin bütün sektörde yayılmasını arzu ediyoruz sürücüler olarak.          Hepimizin yakından bildiği bazı sürüş akademileri de bu fuarlarda seminerler verip, teorik bilgileri fuar boyunca meraklı arkadaşlara sundu. Bu bilgi sunumlarının her fuarda daha genişleyerek bizlere yansımasını diliyoruz.   Kullanıcının fikrini almak daha isabetli yatırımlara fırsat yaratır                   Her fuarda stant açarak çok fazla modeli cafcaflı sunumlarla sıralamak “marka” olmaya yetmiyor. Marka olmak, öncelikle tüketici olarak gördüğün motosiklet sürücüsüne saygı duymakla başlar. Bu da, o tüketicinin arzu ve isteklerine kulak vermekle mümkündür.          Bizlerin sözcüsü konumundaki motosiklet forum siteleri, aslında en güzel serbest kürsülerimizdir bu platformda sesimizi duyurduğumuz. Ne mutlu ki bu sitelerimize de fuar alanlarında belli yerler tahsis edilmeye başlandı. Hepimizin üye olduğu ya da olmak istediği bu paylaşım sitelerinin, her bölgenin kendi olanaklarını ortaya koyduğu ve yerel idarecilerle, kendi esnaflarıyla bir bütün olarak bu fuarlara elbirliğiyle hazırlanmalarını arzu ederiz.        Fuarlar elde kalan malların en kısa sürede tüketiciye kakalandığı semt pazarları değildir. Tek bir eldiven almak için bile onlarca internet sitesinden fiyat alan bizler artık bu pazarcı taktiğini yemiyoruz. Bizler fuarlara gelmekle, bu alandaki gelişmelerin ülkemizde hangi noktada olduğunu gözlemlemek ve bilgilenmek adına stantları dolaşıyoruz.          Türkiye her alanda geniş ve çeşitlilikle dolu bir pazar… Konumuz motosiklet olduğunda ise genç bir nüfusa sahip bu güzel ülkenin daha bir ayrıcalıklı yeri oluyor Avrupa ve Uzakdoğu’ya göre… Bunu en iyi şekilde değerlendirip piyasa araştırmasını yapan markalar, bu işi daha geniş boyutlara taşımakta hiç zorlanmayacaklar. Her sene daha ileriye hamle yapan motosiklet sektörü, motosiklete meraklı bu genç heveslilerin beklentilerini göz ardı etmemeli…          Kendi içimden gelen beklentilerimi basit bir motosiklet sürücüsü olarak toparlamaya çalıştım. Eminim ki çok daha fazla konuları burada arka arkaya sıralamak mümkün. Zamanla daha iyiye doğru sağlıklı adımlar atacağımızdan eminim bu sevdanın peşinde…          Hem üretici, hem satıcı hem de binici olarak hepimiz elimizden geleni hakkıyla yapmaya başladık. Amaç daha bilinçli sürücüler, daha kaliteli ürünler ve daha geniş bir motosiklet dünyası… Yolunuz, farınız ve şansınız açık olsun!      
Ekleme Tarihi: 24 Şubat 2017 - Cuma

Fuar zamanı keyif zamanı KDV, ÖTV ve dövize rağmen

Şubat ayı, motosikletçilerin dört gözle beklediği, hayallerini süsleyen makinelerin en son modelleriyle yan yana, ardı ardına sıralandığı bir fuara daha kavuşuyoruz…

         Her geçen sene daha fazla markanın Türkiye pazarında boy göstermesi güzel bir gelişim olsa da, fiyatların üzerime yansıyan ÖTV, KDV gibi devlet baba etkisi ve bu da yetmezmiş gibi son aylardaki dövizin fren tutmayan yükselişi kaç motorcunun hayallerine kavuşmasına fırsat verecek? Burada kimin neyi kaça sattığına değil, hangi markanın biz motosiklet sevdalılarına daha yakın durduğuna bakmak gerek. Birçok motorcu kardeşim, bekledikleri fuar organizasyonlarında kendi bilgi ve tecrübelerini görsel anlamda ileriye taşımak için bu etkinlikleri ziyaret ediyor. Türkiye’de motosiklet kültürünün bir göstergesi olarak, bizlerin dünyanın neresinde olduğumuzu anlamamıza yardımcı oluyor.

         81 vilayetimizin hepsinde motosiklet tutkunu arkadaşlarımız var, neden hep pazar olarak görünen en büyük şehir İstanbul’da bu organizasyon yapılır hâlâ anlamış değilim. Türkiye’nin geniş ve farklı bir coğrafyası olduğunu görmek için adım adım bu ülkeyi gezmek gerekmiyor, açın bakın haritaya anlarsınız. Türkiye’nin diğer bölgelerinde de fuarlar yapılmalı, birden fazla fuar demek daha geniş pazar demek.

         İstanbul’da yer alan markaların yanında, Ege bölgesi ve Güneydoğu Anadolu bölgesinde de üretim yapan, montaj aşamasında bu sektöre katkıda bulunan markalar var. Hatta bu bölgelerde iklim koşullarının daha müsait olmasından dolayı, gelir durumunu da göz önüne alırsak çok daha fazla motorcu var yollarda gezen…

        

Yan sanayi de fuarlarda yer alıyor

 

         Geçen senelerdeki katılımlara baktığım zaman, motosiklet sektöründe farklı alanlarda yer alan daha fazla firmalar ve gruplar görüyorum. Sadece marka olarak değil, yan ürünlerin ve buna bağlı küçük firmaların da kendi çaplarında stant açtıklarına şahit oluyoruz.

         Artık motosiklet dendiği zaman bir araç olarak algılanmıyor. Onun donanımı, modifiyesi ve kullanıcısı için çok farklı aksesuarları bu işe gönül vermiş kişiler tarafından tedarik edilip beğenimize sunuluyor.

         Marka ve yan sanayi olarak bu katılımcıların, sadece fuar alanlarında değil, festival organizasyonlarında da boy gösterdiklerine şahit oldum. Her motosiklet sevdalısının İstanbul’daki fuara gitmesini beklemek bu işe milyarlarca para yatıran firmaları hazıra konma durumuna düşürür.

         Sadece; çok renkli stantlarla, mankenlerle süslenen bir marka, yanında hatıra fotosu çektiren ziyaretçilerle sınırlı kalır. Hele ki; “lütfen oturmayınız” yazılarıyla sıralanmış motosikletler, kuyumcu dükkânındaki tek taş yüzükler gibi muamele görür.

         Bana, hangi motorcu arkadaşım üzerine oturmadan bir motosiklete sahip olduğunu söyleyebilir acaba? Mekanik ve anatomik uyumluluğu olmayan bir motosiklet ve sürücüsü ne kadar güvenli bir takım oluşturur?

         Neyse ki geçen zamanlardaki fuarlara göre bu işler biraz daha yumuşamaya ve hoşgörüye doğru yol alıyor. Test sürüşlerine katılmak isteyenlere hediyeler bile veriliyor. Bu gibi olumlu gelişmelerin bütün sektörde yayılmasını arzu ediyoruz sürücüler olarak.

         Hepimizin yakından bildiği bazı sürüş akademileri de bu fuarlarda seminerler verip, teorik bilgileri fuar boyunca meraklı arkadaşlara sundu. Bu bilgi sunumlarının her fuarda daha genişleyerek bizlere yansımasını diliyoruz.

 

Kullanıcının fikrini almak daha isabetli yatırımlara fırsat yaratır

        

         Her fuarda stant açarak çok fazla modeli cafcaflı sunumlarla sıralamak “marka” olmaya yetmiyor. Marka olmak, öncelikle tüketici olarak gördüğün motosiklet sürücüsüne saygı duymakla başlar. Bu da, o tüketicinin arzu ve isteklerine kulak vermekle mümkündür.

         Bizlerin sözcüsü konumundaki motosiklet forum siteleri, aslında en güzel serbest kürsülerimizdir bu platformda sesimizi duyurduğumuz. Ne mutlu ki bu sitelerimize de fuar alanlarında belli yerler tahsis edilmeye başlandı. Hepimizin üye olduğu ya da olmak istediği bu paylaşım sitelerinin, her bölgenin kendi olanaklarını ortaya koyduğu ve yerel idarecilerle, kendi esnaflarıyla bir bütün olarak bu fuarlara elbirliğiyle hazırlanmalarını arzu ederiz.

       Fuarlar elde kalan malların en kısa sürede tüketiciye kakalandığı semt pazarları değildir. Tek bir eldiven almak için bile onlarca internet sitesinden fiyat alan bizler artık bu pazarcı taktiğini yemiyoruz. Bizler fuarlara gelmekle, bu alandaki gelişmelerin ülkemizde hangi noktada olduğunu gözlemlemek ve bilgilenmek adına stantları dolaşıyoruz.

         Türkiye her alanda geniş ve çeşitlilikle dolu bir pazar… Konumuz motosiklet olduğunda ise genç bir nüfusa sahip bu güzel ülkenin daha bir ayrıcalıklı yeri oluyor Avrupa ve Uzakdoğu’ya göre… Bunu en iyi şekilde değerlendirip piyasa araştırmasını yapan markalar, bu işi daha geniş boyutlara taşımakta hiç zorlanmayacaklar. Her sene daha ileriye hamle yapan motosiklet sektörü, motosiklete meraklı bu genç heveslilerin beklentilerini göz ardı etmemeli…

         Kendi içimden gelen beklentilerimi basit bir motosiklet sürücüsü olarak toparlamaya çalıştım. Eminim ki çok daha fazla konuları burada arka arkaya sıralamak mümkün. Zamanla daha iyiye doğru sağlıklı adımlar atacağımızdan eminim bu sevdanın peşinde…

         Hem üretici, hem satıcı hem de binici olarak hepimiz elimizden geleni hakkıyla yapmaya başladık. Amaç daha bilinçli sürücüler, daha kaliteli ürünler ve daha geniş bir motosiklet dünyası… Yolunuz, farınız ve şansınız açık olsun!

 

 

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve a2teker.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.