Birkan Ertörer
Köşe Yazarı
Birkan Ertörer
 

Motorcunun Şeytanı "EGO"

Öncelikle konuya en temelinden başlayalım. EGO ne demek? EGO Latince kökenli bir kelime olup ben merkezli düşünce sistemidir. Yani EGO demek, ben demektir. EGO sahibi kişi kendisini bazı özellikleriyle veya tüm olarak diğerlerinden ayrı görür. Egoist bireyler, olabildiğince gururlu, öfkeli ve kibirlidirler. Kendilerinin eşi benzeri olmadığına inanırlar.         Aslında EGO kişinin topluma karşı ben özel biriyim, basit biri değilim, sizden üstünüm, beni küçümsemeyin gibi gizli mesajları barındıran psikolojik bir durumdur. Bu psikolojinin sonucunda da kişi kendisinin başarısız, beceriksiz, hatta küçük biri olmadığını ispatlamaya çalışır.   Tehlikeli yol ayrımı tam da bu noktada önümüzde durmaktadır. EGO sadece kötü bir dürtü değildir. Aslında birçok durumda bizi gaza getirebilecek, motive edebilecek bir dürtü olarak da kabul edilebilir. Mesela bir futbolcu on binlerce seyirci önünde diğerlerinden daha yetenekli olduğunu hissederek daha hırslı oynayabilir. Ya da birmarangoz ustalığının farkında olarak bir mobilyayı daha hızlı tamamlamaya çalışabilir. Ya da bir motosiklet yarışçısı en hızlı benim, beni kimse geçemez düşüncesiyle sınırlarını zorlayarak kupayı kaldırabilir.    Eee ne güzel işte nesi kötü diyebilirsiniz. Ama unutmayın ki bizler motosiklet yarışçıları değiliz, komple çevresi güvenlik detayları ile dopdolu bir pistte de sürmüyoruz. Motosiklette sınırlarımı aştığımızda dibimizde belki bir kamyonla karşılaşabiliriz. İşte tam da bu yüzden Motorcunun şeytanı kendi EGO’sundan başkası değildir. Gelin bunu biraz daha detaylandırıp, örneklendirelim. Üç tane arkadaşın birlikte motosiklet sürdüğünü düşünün. Bunlardan bir tanesi diğerlerine göre daha az deneyimli ve guruba göre daha yavaş sürüyor. Kendini bildiği ve sınırlarına göre sürdüğü sürece problem yok. Ama içinden bir ses ona “ben geride kalmamalıyım” , “sonra hakkımda ne düşünürler” , “benim kötü sürdüğümü düşünürler” gibi cümleler söylemeye başladığı anda kendini zorlayarak sınırlarını aşarsa bir sorun yaşaması an meselesidir.    Aynı arkadaşlardan bir diğerini düşünelim. Bu kişide guruba göre en deneyimli olan kişi, belki kilometresi veya deneyimi çok. Oda yolda iken EGO’suna yenik düşüp “şunlara ne kadar iyi bir sürücü olduğumu dur bir ispatlayayım” hissi ile sürmeye başlarsa. O diğerinden daha mı az tehlikede olur. Sadece kendini ispatlamaya odaklandığında gözü ibreden başka bir şey görmediğinden bir tehlikeyi fark etmemesi çok mu imkansız?     Gelelim son arkadaşa oda aslında deneyimi çok olmayan ama korkusuzca süren, hatta hızlı süren bir arkadaş olsun. Bir önceki gurubun en tecrübelisi veya en hızlısı gibi olmamasına rağmen deneyimsizliğinin farkında bile değil. O da hem yavaş olan arkadaşına hava atmak, hem de hızlı arkadaşını geçmek veya yetişmek için EGO’suna yenik düşebilir.    Eminim burada bahsettiğim örnekteki gibi üç arkadaştan biri veya hepsi sizin çevrenizde de vardır. Onlarla birlikte sürüyor, yolda karşılaşıyor veya hikayelerini duyuyor olabilirsiniz.Belki de onlardan birisi siz bile olmuş olabilirsiniz. Nasılsa şu anda kendi başınızasınız, kimseye değil kendinize itiraf edip, öz eleştiri yapabilirsiniz. Hatta bu yazıyı okurken daha önce yaşanmış, belki de ucuz atlatılmış kötü anılarınız bile gözünüzde canlanmış olabilir.    Bu gayet normal. Bu yüzden motorcunun en büyük şeytanı, yine kendi içindeki EGO’sudur. Bizim için trafikteki en büyük tehlike yine bizleriz. Ne diğer sürücüler, ne yayalar, ne yol şartları, ne de şeytan icadı o birbirinden güzel motosikletler. Sadece bizleriz.    Evet gaz açmak, virajda sonunda kadar motoru yatırmak, son sürat rüzgarın baskısını yüzümüzde hmek güzel ama bu güzel duyguyu uzuuuun süre yaşamak için bilinçli olmak zorundayız. Bunun ilk altın kuralı da sınırlarımızı bilmekten ve bunu bıkmadan usanmadan geliştirmekten geçiyor. Motosiklet sürüşümüzü geliştirmek, tehlikeleri öngörmek ve EGO’larımızı yenmek için 3 yöntem var. Eğitim, Eğitim, Eğitim.    Ancak bilinçli ve eğitimli bir sürücü EGO’sunuyönetebilir. Tamamen ortadan kaldırmak biraz zor olsa da kontrol edilmesi ve bir süre sonra komple kurtulabilmek için çaba sarf edilmesi gereklidir. Bazı sürücüler EGO’larının olduğunun farkında bile olmayabilir.  Kimi zaman da çevresindeki kişilerin etkisiyle de oluşmuş olabilir. Biri sürekli sizi övüyorsa, motosiklet sürüşünüzü sürekli anlatıp toz kondurmadan bahsediyorsa bu sizde EGO oluşmasına sebep olacaktır.     Ne kadar iyi bir sürücü olursanız olun, her zaman öğrenebileceğiniz daha çok bilgi ve yaşayabileceğiniz daha çok deneyim vardır. Sürekli alınan eğitimler deneyiminizi arttırmanıza, bilgiyi taze tutmanıza ve olası bir tehlike geldiğinde beyninizin o tehlike anında hazır olmasını sağlayacaktır. Tıpkı üniversite sınavına girecek bir öğrencinin aynı konulara ait soruları defalarca çözmesi, tekrar tekrar çalışması gibi.     Konuya ait son bir notumda birlikte sürdüğünüz arkadaşlarınızda bu tarz davranışları çok olan kişiler varsa öncelikle onları da dostane bir şekilde uyarıp ikna etmeye çalışın. Ama eğer EGO’larına yenik düşmeye devam ediyor, diğer sürücülerin kendilerini kötü veya bir yetenek sınavında gibi hmelerini sağlıyorlarsa o insanlarla sürmekten uzak durun. Ben öyle yapıyorum. En iyi arkadaşlarımla değil, en güvenli ve en iyi sürücü olan arkadaşlarımla sürmeyi tercih ediyorum. Ben sadece kendim için sürüyorum ve bundan büyük keyif alıyorum. Bunu da ne kimsenin, ne de kimsenin kişisel egolarıyla bozmasını istemem.      Amacınız birilerine bir şey ispatlamak veya birilerini yenmek ise profesyonel olarak yarışlara katılın. Pistte, arazide hiç farketmez. Hem birini yenince ispatlayacak resmi bir kupanızda olur. Ama amacınız keyif almak ise sadece keyif almak için sürün. Siz keyif alınca kaskın içinde yüzünüzde o ince sırıtış oluşacak ve emin olun zaten herkes size imrenecek. Egonuz için bu yeter de artar bile. J      Yazımı Freud'un sözüyle tamamlamak istiyorum.Freud’a göre EGO şahlanmış bir at üzerindeki şovalye gibidir. Bu tanımda benim gördüğüm çok güçlü de görünebilirsiniz, o saniyede attan da düşüp rezil de olabilirsiniz. Siz siz olun EGO’nuzun kölesi olmayın. Unutmayın… Ego sizi yüceltmez, sadece küçültür. Birkan ERTÖRER OMM Derneği Üyesi
Ekleme Tarihi: 25 Şubat 2017 - Cumartesi

Motorcunun Şeytanı "EGO"

Öncelikle konuya en temelinden başlayalım. EGO ne demek? EGO Latince kökenli bir kelime olup ben merkezli düşünce sistemidir. Yani EGO demek, ben demektir. EGO sahibi kişi kendisini bazı özellikleriyle veya tüm olarak diğerlerinden ayrı görür. Egoist bireyler, olabildiğince gururlu, öfkeli ve kibirlidirler. Kendilerinin eşi benzeri olmadığına inanırlar. 

 

 

   Aslında EGO kişinin topluma karşı ben özel biriyim, basit biri değilim, sizden üstünüm, beni küçümsemeyin gibi gizli mesajları barındıran psikolojik bir durumdur. Bu psikolojinin sonucunda da kişi kendisinin başarısız, beceriksiz, hatta küçük biri olmadığını ispatlamaya çalışır.

  Tehlikeli yol ayrımı tam da bu noktada önümüzde durmaktadır. EGO sadece kötü bir dürtü değildir. Aslında birçok durumda bizi gaza getirebilecek, motive edebilecek bir dürtü olarak da kabul edilebilir. Mesela bir futbolcu on binlerce seyirci önünde diğerlerinden daha yetenekli olduğunu hissederek daha hırslı oynayabilir. Ya da birmarangoz ustalığının farkında olarak bir mobilyayı daha hızlı tamamlamaya çalışabilir. Ya da bir motosiklet yarışçısı en hızlı benim, beni kimse geçemez düşüncesiyle sınırlarını zorlayarak kupayı kaldırabilir.

   Eee ne güzel işte nesi kötü diyebilirsiniz. Ama unutmayın ki bizler motosiklet yarışçıları değiliz, komple çevresi güvenlik detayları ile dopdolu bir pistte de sürmüyoruz. Motosiklette sınırlarımı aştığımızda dibimizde belki bir kamyonla karşılaşabiliriz. İşte tam da bu yüzden Motorcunun şeytanı kendi EGO’sundan başkası değildir.

Gelin bunu biraz daha detaylandırıp, örneklendirelim. Üç tane arkadaşın birlikte motosiklet sürdüğünü düşünün. Bunlardan bir tanesi diğerlerine göre daha az deneyimli ve guruba göre daha yavaş sürüyor. Kendini bildiği ve sınırlarına göre sürdüğü sürece problem yok. Ama içinden bir ses ona “ben geride kalmamalıyım” , “sonra hakkımda ne düşünürler” , “benim kötü sürdüğümü düşünürler” gibi cümleler söylemeye başladığı anda kendini zorlayarak sınırlarını aşarsa bir sorun yaşaması an meselesidir.

   Aynı arkadaşlardan bir diğerini düşünelim. Bu kişide guruba göre en deneyimli olan kişi, belki kilometresi veya deneyimi çok. Oda yolda iken EGO’suna yenik düşüp “şunlara ne kadar iyi bir sürücü olduğumu dur bir ispatlayayım” hissi ile sürmeye başlarsa. O diğerinden daha mı az tehlikede olur. Sadece kendini ispatlamaya odaklandığında gözü ibreden başka bir şey görmediğinden bir tehlikeyi fark etmemesi çok mu imkansız?

    Gelelim son arkadaşa oda aslında deneyimi çok olmayan ama korkusuzca süren, hatta hızlı süren bir arkadaş olsun. Bir önceki gurubun en tecrübelisi veya en hızlısı gibi olmamasına rağmen deneyimsizliğinin farkında bile değil. O da hem yavaş olan arkadaşına hava atmak, hem de hızlı arkadaşını geçmek veya yetişmek için EGO’suna yenik düşebilir.

   Eminim burada bahsettiğim örnekteki gibi üç arkadaştan biri veya hepsi sizin çevrenizde de vardır. Onlarla birlikte sürüyor, yolda karşılaşıyor veya hikayelerini duyuyor olabilirsiniz.Belki de onlardan birisi siz bile olmuş olabilirsiniz. Nasılsa şu anda kendi başınızasınız, kimseye değil kendinize itiraf edip, öz eleştiri yapabilirsiniz. Hatta bu yazıyı okurken daha önce yaşanmış, belki de ucuz atlatılmış kötü anılarınız bile gözünüzde canlanmış olabilir.

   Bu gayet normal. Bu yüzden motorcunun en büyük şeytanı, yine kendi içindeki EGO’sudur. Bizim için trafikteki en büyük tehlike yine bizleriz. Ne diğer sürücüler, ne yayalar, ne yol şartları, ne de şeytan icadı o birbirinden güzel motosikletler. Sadece bizleriz.

   Evet gaz açmak, virajda sonunda kadar motoru yatırmak, son sürat rüzgarın baskısını yüzümüzde hmek güzel ama bu güzel duyguyu uzuuuun süre yaşamak için bilinçli olmak zorundayız. Bunun ilk altın kuralı da sınırlarımızı bilmekten ve bunu bıkmadan usanmadan geliştirmekten geçiyor.

Motosiklet sürüşümüzü geliştirmek, tehlikeleri öngörmek ve EGO’larımızı yenmek için 3 yöntem var. Eğitim, Eğitim, Eğitim.

   Ancak bilinçli ve eğitimli bir sürücü EGO’sunuyönetebilir. Tamamen ortadan kaldırmak biraz zor olsa da kontrol edilmesi ve bir süre sonra komple kurtulabilmek için çaba sarf edilmesi gereklidir. Bazı sürücüler EGO’larının olduğunun farkında bile olmayabilir.  Kimi zaman da çevresindeki kişilerin etkisiyle de oluşmuş olabilir. Biri sürekli sizi övüyorsa, motosiklet sürüşünüzü sürekli anlatıp toz kondurmadan bahsediyorsa bu sizde EGO oluşmasına sebep olacaktır.

    Ne kadar iyi bir sürücü olursanız olun, her zaman öğrenebileceğiniz daha çok bilgi ve yaşayabileceğiniz daha çok deneyim vardır. Sürekli alınan eğitimler deneyiminizi arttırmanıza, bilgiyi taze tutmanıza ve olası bir tehlike geldiğinde beyninizin o tehlike anında hazır olmasını sağlayacaktır. Tıpkı üniversite sınavına girecek bir öğrencinin aynı konulara ait soruları defalarca çözmesi, tekrar tekrar çalışması gibi.

    Konuya ait son bir notumda birlikte sürdüğünüz arkadaşlarınızda bu tarz davranışları çok olan kişiler varsa öncelikle onları da dostane bir şekilde uyarıp ikna etmeye çalışın. Ama eğer EGO’larına yenik düşmeye devam ediyor, diğer sürücülerin kendilerini kötü veya bir yetenek sınavında gibi hmelerini sağlıyorlarsa o insanlarla sürmekten uzak durun. Ben öyle yapıyorum. En iyi arkadaşlarımla değil, en güvenli ve en iyi sürücü olan arkadaşlarımla sürmeyi tercih ediyorum. Ben sadece kendim için sürüyorum ve bundan büyük keyif alıyorum. Bunu da ne kimsenin, ne de kimsenin kişisel egolarıyla bozmasını istemem.

 

   Amacınız birilerine bir şey ispatlamak veya birilerini yenmek ise profesyonel olarak yarışlara katılın. Pistte, arazide hiç farketmez. Hem birini yenince ispatlayacak resmi bir kupanızda olur. Ama amacınız keyif almak ise sadece keyif almak için sürün. Siz keyif alınca kaskın içinde yüzünüzde o ince sırıtış oluşacak ve emin olun zaten herkes size imrenecek. Egonuz için bu yeter de artar bile. J

 

   Yazımı Freud'un sözüyle tamamlamak istiyorum.Freud’a göre EGO şahlanmış bir at üzerindeki şovalye gibidir. Bu tanımda benim gördüğüm çok güçlü de görünebilirsiniz, o saniyede attan da düşüp rezil de olabilirsiniz. Siz siz olun EGO’nuzun kölesi olmayın.

Unutmayın… Ego sizi yüceltmez, sadece küçültür.

Birkan ERTÖRER

OMM Derneği Üyesi

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve a2teker.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.